Güncel
Suudi Arabistan Trump’ı tercihe mi zorluyor?
Anlaşıldığı kadarıyla başta Suudi Arabistan ve Mısır olmak üzere anti-Katar koalisyonu, ABD ile derde kalmış durumdalar. Bir yandan askeri anlamda neredeyse tümüyle ABD’ye bağımlı olan, bu arada ABD desteğini Mısır’a aktararak bu ülkeyi de ayakta tutan ülkeler, ABD’nin İran konusunda çok daha keskin bir tavır almasını istiyor olabilirler.
Beril DedeoÄŸlu - STAR
Katar’a bildirilen “yaptırımlar” için iki gün daha süre verildi, o süre de bugün bitti.
Adeta Katar’ı Suudi Arabistan’ın müstemlekesi haline getirebilecek bu taleplerin iki ek günde yerine getirilmesi için ne gibi bir deÄŸiÅŸiklik olması beklenmiÅŸ, orası belli deÄŸil. Katar, kendisine tanınan iki fazladan gün içinde, ülkeyi savunmaya hazır olduklarını açıklamanın ötesinde bir ÅŸey yapamazdı, öyle de yaptı. Bu, Katar’ın direneceÄŸini ima eden bir karşı çıkış; orası açık. Açık olmayan ise, Suudi Arabistan, Mısır ve Körfez ülkelerinin Katar’ın yaptırımlara uymaması halinde askeri bir tehdit yaratıp yaratmayacakları.
Muhtemelen Katar’ın ülkesini askeri olarak savunmak zorunda kalmasına gerek olmayacak. Zaten ABD’nin OrtadoÄŸu’daki en büyük hava üssü Udeyd bu ülkede bulunduÄŸu sürece, böyle bir olasılıktan söz etmek zor.
Yayınlanan ültimatomun ağır hükümleri, en başından itibaren Katar’ın ret etmesi beklenerek kaleme alınmış gözüküyor. Bu durumda Katar’ı yalnızlaÅŸtırmakta kararlı olan ülkeler grubundan söz etmek mümkün. Ancak buradaki sorun, adı geçen ülkelerin gerçekte Katar’ı mı, yoksa baÅŸka ülkeleri mi cezalandırma derdinde oldukları.
'Ya benimlesin ya Ä°ran’la'
Ãœltimatom koÅŸullarını gerçekleÅŸtirmemesi halinde, Katar’a uygulanacak yeni yaptırımlar söz konusu. Bunların başında da Katar’a yatırım yapan ya da Katar’ın yatırım yaptığı ülkelerle diÄŸer Arap ülkelerinin iliÅŸkilerini kesmeleri olabilir. DiÄŸer bir ifadeyle “ya Katar’la ya da bizimle yatırım iliÅŸkisi” denebilir ve bu da doÄŸrudan ABD ile BirleÅŸik Krallık’a söylenmiÅŸ olarak kabul edilir.
Batılı ülkeleri bu türden bir tercihe zorlamaktaki kararlılık, Suudi Kralı Selman’ın G-20 Zirvesi’ne gitmeme kararıyla teyit edilmiÅŸ durumda. G-20 Zirvesi Suudi Kralı olmazsa yapılamayacak deÄŸil, ancak gündemin Katar, dolayısıyla batılı ülkeler-OrtadoÄŸu meselesi olması kaçınılmaz olur.
Anlaşıldığı kadarıyla baÅŸta Suudi Arabistan ve Mısır olmak üzere anti-Katar koalisyonu, ABD ile derde kalmış durumdalar. Bir yandan askeri anlamda neredeyse tümüyle ABD’ye bağımlı olan, bu arada ABD desteÄŸini Mısır’a aktararak bu ülkeyi de ayakta tutan ülkeler, ABD’nin Ä°ran konusunda çok daha keskin bir tavır almasını istiyor olabilirler.
Ä°ran’ın askeri olarak çevrelenmesini, tehdit edilmesini geri püskürtülmesini isteyen bu ülkeler, bu iÅŸi kendilerinin yapılmasına izin verilmediÄŸi için ABD tarafından yapılmasını bekliyorlar.
Tercih kullanmamak mümkün
Ä°ran’a açık askeri tavır alacak bir ABD, Rusya’ya da kafa tutmuÅŸ sayılır. Dolayısıyla belki de Arap ülkeleri tez zamanda Rusya-ABD arasında gerçek bir gerilim olsun istiyorlardır. Ancak ABD’nin Ä°ran’ı askeri olarak durdurmak gibi bir stratejisi gözükmüyor. Siyaseten Ä°ran’ı tehdit etmek, Rus-Amerikan dengesinin bir gereÄŸi olarak yapılıyor. Yoksa Trump ile arası gayet iyi olan Macron Fransa’sı yaptırımların kalkması sonrasında Ä°ran’a yapılan en büyük yatırımı Total firması kanalıyla gerçekleÅŸtirir miydi?
Ä°ran, ekonomik olarak “Batı” ile iliÅŸkilerini geliÅŸtirmesi karşılığında, OrtadoÄŸu’daki etkisini kısmaya zorlanıyor. Suudilerin kızgınlığına bakılırsa, benzer bir durum onlardan da talep ediliyor. Son dönemlerde ABD’den avans olarak alınan askeri ve ekonomik avantajlar, muhtemelen OrtadoÄŸu’da Suudi Arabistan’ın, Afrika’da da Mısır’ın geri adım atması karşılığına baÄŸlanmış.
Katar’ı gözden çıkarmak ne kadar zorsa, diÄŸerlerini dikkate almamak da o kadar zor. Bu nedenle yakın zamanda Suudilerin ve Mısırlıların “kendi dertlerine” düşecekleri bazı sorunlarla karşılaÅŸmaları çok olası.
Henüz yorum yapılmamış.